4 Ekim 2012 Perşembe

İkna yeteneği


İkna yeteneği nedir?

İkna yeteneği bir tür sosyal yeteneği uygulama gücünden başka bir şey değildir. Ama doğuştan sahip olduğumuz diğer yeteneklerden biri sanıyorsanız bunu, yanılıyorsunuz. İkna yeteneği doğuştan getirdiğimiz birtakım özelliklerin etkisi altında olsa da, aslında herkese öğretebilecek tekniklerden oluşur.

Basit ve direkt olabilmek

“Mesajlarınız kısa, keskin, basit, takibi kolay ve 3 parçadan ibaret olmalı” diyor psikologlar.
Konuşma şekliniz kafa karıştırmaya veya kopukluk yaratmaya başladığı anda ikna açısından bütün gücünüzü kaybetmiş olduğunuzu bilmeniz gerekir. 2 bin sene öncesine baktığımızda Sokrat, Çiçero, Sezar gibi en etkili felsefecilerin, politikacıların tamamen bu ilkeyi benimsediklerini görüyoruz. Sezar’ın ünlü “Geldim, gördüm, keşfettim” ifadesi kısa ve özlü üçlemenin en iyi örneklerindendir. Yapılan araştırmalar üç etaplı ifadelerin iknada mükemmel işe yaradığını gösteriyor. Üçten az yetersiz, üçten fazla ise lüzumsuz kısacası…

Karşınızdakinin işine yarayan bir şey yapmakta olduğunuzu hissettirebilmek

Asıl Maharet, İnsanlara sizin dediğinizi yaptıklarında çok büyük bir fayda elde edeceklerini hissettirebilmektir. Çarşı pazar sloganlarını düşünün, “İki tane al, üçüncüsü bedava!” Böyle bir slogan ile karşılaştığınızda aklınızın çelinmemesine imkan yoktur. En azından dönüp bir bakıyorsunuz size sunulan ‘fırsat’ nedir diye

Espri gücü

Esprinin başkalarını ikna etme konusundaki etkisi tartışma götürmez bir gerçektir. Düşünsenize, bir türlü karar veremiyorsunuz ama o sırada biri sizi şiddetle güldürüyor, keyiflendiriyor. Espri, tanımı gereği, beklenmedik zamanlarda gelir. Yani düşüncelerimiz arasındaki bağlantıyı kısa bir süreliğine kesiyor. Şaşırıyoruz ve gülmeye başlıyoruz. Aklımız, üzerinde olduğu sıkıcı raydan bir anlığına çıkıyor ve bir yerlere gidiyor. Bunun arkasındaki bilimsel gerçek ise beynimizin duygusal merkeziyle yakından alakalı. Bu merkez beklenmedik ve ani gelen etkilere karşı aşırı dikkat göstermeye programlanmış. Espri bunu harekete geçiriyor ve beynimiz dış etki ve verileri fark etmeye çok daha açık ve hassas bir hale geliyor.

Kendine güvenmek

Kendine güvenmeyen birinin karşısındakini etkilemesi düşünülemez. Peki ya güven duygusuyla dolu olmak nasıl bir şey? 2008’de Paris yakınlarındaki iş idaresi okulu INSEAD’de pazarlama profesörü Hilke Plassman’ın yaptığı bir araştırmada aynı şarap iki değişik şişede, 90 ve 10 dolar gibi iki ayrı fiyatla satışa sunuldu. Her ikisi de aynı kişilere denetildi. Tadım yapanların tümü pahalı olan şarabın kesinlikle çok daha kaliteli bir şarap olduğunu düşünüyordu! Oysa ikisi arasında en küçük bir fark yoktu… Uzmanlar “Bazen birinin tümüyle yersiz bir güven duygusu içinde olduğunu düşünebilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz. Ama kesin olan bir şey var ki o da sonuç. Kendine güvenen, bunu gösteren daima!” diyor.

Olumlu Olun

İkna kabileyeti yüksek insanlar, yaşadıkları ülke hakkında olumlu düşünce ve yaklaşımlara sahiptirler. Her şeye olumlu bakarlar. Coşku, bulaşıcıdır. Yaşam ve yaptığınız iş hakkında heyecan duyduğunuzda, ikna gücünüz artar; çünkü diğer insanları da heyecanlandırırsınız.

Hazırlık Yapın

Bir konu hakkında karşımızdaki insanı ikna edicek isek, karşımızdaki insanın savunduğu, yada düşündüğü konuyu ondan daha çok bilmeli, konu hakkında araştırma ve hazırlık yapıp, gerekli tüm donanımlara sahip olunmalıdır. Konu hakkında ne kadar bilgi sahibi ve donanımlı olursa karşımızdaki insanı o kadar ikna etme gücüne sahip olmuş oluruz.

İkna Kabilyetinde Kelimelerin Gücü

Karşınızkine düşüncelerinizi anlatırken ya da onu ikna etmeye çalışırken zorlanıyorsanız doğru yöntemleri kullanmıyorsunuz demektir. Aslında ihtiyacınız olan tek şey: Doğru kelimeyi kullanmak. Peki bu kelimeyi nasıl seçeceksiniz?
1. Öncelikle alışılmış sözcükleri doğru ve uygun anlamda kullanmaya dikkat edin. Sözlüğün ücra köşelerinde zaten var ve kabul görmüş bir kelimenin eşanlamlısını kullanmak sizi ilginç yapmaz, anlaşılmaz yaptığı gibi komik görünmenizi de sağlar.
2. Argo kullanmamaya özen gösterin. Özellikle teknik terimlere ve mesleki dile günlük konuşmanızda kesinlikle yer vermeyin. Bunlar karşınızdakine? Ben anlatıyorum, anlayamamak senin problemin? demek anlamına gelir.
3. Konuşurken negatif önermelere yer vermeyin. Pozitif olun. Hani şu bardağın yarısının dolu ya da boş olması gibi. Doluyu kullanın.
4. Belirsizliklere yer vermeyin. Kesin konuşun ki anlattığınızdan emin olduğunuz anlaşılsın. Böylece karşınızdakinin sizi can kulağıyla dinlemesini sağlarsınız.
5. Karmaşaya yer vermeyin. Anlattığınız şeyi en az sayıda sözcük kullanarak ve yalın anlatın. Boş yere kafa karıştırmayın.
6. Cümlelerinizi uzun tutmayın. Bu anlatmaya çalıştığınız noktadan karşınızdakinin uzaklaşmasını sağlar.
7. Düşük cümle kurmayın. İmla kurallarına uyduğunuz sürece düzgün anlatım yaparsınız
8. Bir şey anlatırken karşınızdakini de konuya ortak etmek istiyorsanız onu da anlattıklarınıza katın. Arada sırada onaylama alın ki, tepkisine göre konuşmanıza yön verebilin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder