16-09-2008 | Cvp: Fizyonomi#2 (mesaj-linki) |
Fizyonomi (Fizyognomi): Yüz Okuma Sanatı
Fizyonomi (Fizyognomi) terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Porta (1535-1615) ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyonomi ?doğa yasası? demektir. Della Porta ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak ?belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini? öğrenebiliriz. Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı. Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyonomi, karakter özelliklerinin tipolojisi için önayak olmuştur. Gelişimi Fizyonomi, sistemli bir şekilde ilk kez Çin de gelişmiştir. Çinliler, insanların yüz biçimlerine göre insanların karakter özelliklerini okuma yöntemini kullanmış, ayrıca başarı düzeylerini belirleme yöntemini kullanmışlardı. Sonraki dönemlerde değişik uygarlık merkezlerinde fizyonomiye ilişkin bilgiler sistemleştirilip geliştirilirken, belli özelliklere sahip değişik ekoller ve sistemler ortaya çıkmıştır. Eski Çin yüz okuma uzmanlarına göre, yüzü oluşturan unsurlardan beşi çok önemlidir. Bunlar kaşlar, gözler, ağız, burun ve kulaklardır. Eski metinlerde onlar beş önemli organ olarak geçmektedir. Bu organlardan birisinin bile dengeli bir biçimde olması en az 10 yıl mutlu yaşam demektir. Tüm organların aynı şekilde dengeli biçimde olması bu mutluluğu orantılı şekilde arttırıyor. Bu organların incelenmesinden sonra sırada alın, elmacık kemikleri, şakaklar, çene ve kırışıklar gelmekte, en sonunda ise derinin rengi, ayrıca, gözlerin parlaklığı, biçimi, göz küresi ve göz kapaklan inceleniyor. Çin fizyonomi uzmanlarına göre, onların sistemi insanların uzun ömürlü olmaları konusundaki gerçekleri bulacaktır. Çin sistemine göre, insan yüzünde belli konumlar ve çizgiler mevcuttur. Bunların her biri belli bir yaşı belirlemektedir. Onlar, bir dizi ?uzun ömürlülük belirtileri?ni de tespit etmişler. Çinlilerin fizyonomi sistemi bugün de incelenmekte ve geliştirilmektedir. Aristo nun Fizyonomiye İlişkin Görüşleri Fizyonomi ile ilgili bilgilere Hipokrat, Aristo ve Pluto gibi eski Yunan düşünürlerinin eserlerinde rastlanmıştır. Aristo, fizyonomiyi kişilerin ruh halini öğrenmek için kullanırken, Hipokrat bu usulle hastalara teşhis koymuştur. Onun ölmüş insanın yüz şeklini tasvir edişi bugün de doktorlar tarafından ?Hipokrat maskesi? olarak kullanılmaktadır. Aristo nun ?De Natura Animalium? (1. Kitap) isimli çalışmasında beden ve yüz yapısı ile insanın karakter özellikleri arasında bağlantı kurulmaktadır. Aristo ya göre, insanın beden ve yüz yapısının belli bir hayvana benzemesi, onun karakter özelliklerini ortaya koymaktadır. Aristo insanın yüz yapısı, gözleri, alnı, kafa yapısı, derisinin rengi, saçının rengi,gözünün rengi, bedenin tüy örtüsü, sesinin tonu, yürüyüşü, beden hareketleri, bakışları, boyu ile ilgili karakter özelliklerini hayvanlardaki benzer özelliklerle kıyaslamaktadır. Aristo, daha sonra devamcıları Polemon (M.Ö. II yy.) ve At-hamanti (M.Ö. IV yy.) fizyonomi yöntemiyle kendi dönemlerinde yaşamış bir çok şahısın karakter özelliklerine ilişkin yazılar yazmışlardır. Aristo nun yöntemi uzun müddet kendinden sonraki bilginler için bir kaynak olmuştur. 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren fizyonomi kişilerin karakter özelliklerinin belirlenmesinde sıkı bir şekilde kullanılmıştır. Fizyonomi; doktorlar, din görevlileri, filozof ve hakimlerin başvurdukları bir yöntem olmuş ve büyük toplumsal ilgi görmüştür. 17 yüzyılda engizisyon mahkemeleri yüz ve beden yapısına göre ?gerçekliği? tespit ediyorlardı. Buna göre de, fizyonomi; kehanet, falcılık, astroloji vs. ile sıkı bir şekilde kullanılıyordu. Fizyonomi alanında Avrupa da bu konudaki önemli gelişme Johann Caspar Lavater in çalışmaları sonucu gerçekleşmiştir. Lavater in ve ondan sonra Franz Jozef Gall ın söz konusu incelemeleri Avrupa da bu konu üzerine büyük tartışmalara yol açmıştır. Johann Caspar Lavater (1741-1801) Fizyonomi alanındaki önemli gelişmenin temeli 15 Ekim 1741 de Zürih te doğmuş İsviçreli ilahiyatçı, fizyonomist ve yazar Johann Caspar Lavater (17411801) tarafından atılmıştır. Lavater 1769 dan yaşamının sonuna dek din görevlisi olarak çalışmıştır. 1775 yılında Leypsig de ?İnsan Doğasının Tanımlanmasına Yardımcı Olacak Fizyonomik Fragmanlar? (Physiognomische Fragmente zur Beförderung derMenschen-kenntnis und Menschenliebe, 1775-1778) eseri o dönemde eşsiz bir yankı uyandırmıştır. Johann Caspar Lavater e göre yüzün her bir öğesi; göz, alın, burun, kulak, ağız, çene vs. ayrı ayrı ve birbirine olan ilişkileri içinde psikolojik anlam taşır, kişilik özelliklerini gösterir. Lavater in bu çalışmasının bilimselliği üzerinde tartışmalar olmuşsa da, söz konusu eser konuyu daha da popülerkılmıştır. Lavater, Zürih in Fransızlar tarafından alınması zamanı yaralanmış, 2 Ocak 1801 yılında ölmüştür. | |
09-12-2008 | Cvp: Fizyonomi#3 (mesaj-linki) |
Fizyonomi
Her canlı yaratılmış olduğu şekle göre hareket eder ve yaşar tüm insanları bütün azalarının şekil ve biçimlerinin gerçek özeliği ve açık yorumlarını ortaya koyar bu ilim Kişinin kendi kendini tanımasını sağlar Bu ilime göre kişi özellikleri şu şekildedir: AĞIZLAR BÜYÜK : Ağız fena ahlaka alçak tabiata merhametsiz ve şefkatsiz olmağa MÜTEDİL : Ve gayet güzel bir ağız mükemmel tabiata ve hayırseverliğe KÜÇÜK : Bir ağız anlayış ve dirayete iyi ahlaka merhametli bir kalbe ihtiras kar bir mizaca hoş meşrepliğe ve fedakarlığa MÜTEBSİ : Bir ağız neşe ve komedyen ve şakacı olmağa EĞRİ : Ağız uğursuzluğa ve talihsizliğe ÇÖKÜK : Ağız kederli olmağa TAM : Bitişmemiş yarım ağız zihin noksanlığına KÜÇÜK : Bir ağız azgınlığa ve yaramazlığa GENİŞ : Bir ağız tembelliğe ve hayali olmağa BÜYÜK : Ve geniş bir ağız oburluğa lafazanlığa ve yalancılığa YARIM : Gibi duran ağız ağır ve kaba fikirliğe ALINLAR GENİŞ : Bir alın mütefekkir hasislerde bulunur alının üst kısmı kabarık olması kuvveyi hafızaya orta kısmı kabarık olması kuvveyi muhakemeye alt kısmının kabarık olması süratli intikale becerikliliğe meslek ve sanat ihtisasına ARZEN :Geniş bir alın kerem ve sahavete ve çabuk kızan bir tabiata GAYET : Ufak bir alın akıl noksanlığına YUMUK : Ve yüksek bir alın emanete sadık zekaya anlayışlı olmağa YASSI : Ve düz bir alın fena bir tabiata ve sık hastalanmağa MÜTEDİL : Bir alın aklı selim ve itibarlı olmağa ARZEN : Ve tulum geniş bir alın anlayış kavrayış ve kabiliyete çokluğuna ORTASI : Çukurlaşmış bir alın tamahkarlığa ve kendini çok beğenmişliğe DAR : Ve basık bir alın inada ve düşünme darlığına DAR : Ve çıkıntılı bir alın çok konuşma ve atılganlığa TÜLEN : Uzun ve çukurlu bir alın fena ahlaka fikir noksanlığına gayet uzun gayet düz alın vesveseli olmağa müşkül durumlara düşmeğe ve kindarlığa MÜCEHELA : Gayet açık bir alın dehaya ve iğlik severliğe DAR : Ve sert alın azim ve metanete üstü çıkıntılı alın uzak görüşe ciddiyet ve terbiyeli olmağa BÜYÜK : Alın ahmaklığa ve kalın kafalığa geç anlayışa ARKAYA : Yayık alın hayvani düşünceye ve hayal kurmağa DAİMA :Buruşuk olan alın ilim adamlığına ve kemale çok düşünürlüğe ETLİ : Bir alın cesaretli ve hiddetli bir mizaca ARIZALI : Olan bir alın hilekarlığa ve düzenbazlığa yalancılığa GENÇ : Yaş da alında oluşan çizgiler biçareliğe zavallılığa ve halsızlığa HEM GENİŞ : Ve hem yüksek alın vasat bir zekaya ve sükunete ALÇAK :Ve fazlaca ileri taşmış alın şahsi teşebbüsten mahrum insanlardır BAŞ VE KAFA TASI BÜYÜK : Ve her tarafı muntazam şekildeki yuvarlak baş tedbir ve ihtiyata sır saklamağa sebatlı ve hayır işlemeye münasip mizaçlıdırlar UZUN. : Ve sivri baş şirretliğe ve haset etmeye İRİ BAŞ : Ve geniş çehre şiddet kar olmağa nezaketten ve saygıdan yoksunluğa EYİK BAŞ : Hassas ve temyize iyiyi kötüden ayırt ede bilme yeteneğine kafasının arka tarafının büyüklüğü çocuklara karşı kesreti şefkat ve iyi kalpli olmalarına uygun mizaçlıdırlar YÜKSEK : Kafa tası zeka ve sürati intikale her şeyi çabuk kavramağa ve azim kar çalışkan dürüst olmaya yakın bir mizaçlıdırlar YASSI : Kafa tası lakaydiye kedere ve gam taşımağa ÜSTÜ : Geniş ve büyük kafa tası intizama TEPESİ : Yumruk ve sivri kafa tası vesvese ve esarete emrazı dimağa KAFA : Arkası basık olması meyli sirkate KÜÇÜK : Baş zarif akla hafifliğe sır saklamağa MUTEDİL : Baş akıl ve zekanın ihtilaline MUTEDİL : Büyük baş akıl ve zekanın çokluğuna YANLARDAN: Basık baş çabuk kızmağa dar görüşlü olmağa hayal gücü ile yaşamaya uygun mizaçlıdırlar BENİZLER BEYAZ : Beniz sahibinin edepli ve terbiyeli olmağa BEYAZ : Ve ince beniz çok latif güzel seciyeli olmalarına ESMER : Bir beniz sevimliliğe cana yakın olmağa letafet ve hastalanmağa yakın olmağa SARI : Limoni bir beniz çabuk hastalanmağa hırs haset ve cimriliğe SİYAH : Mail beniz hilekarlığa sevecen olmamağa ve merhametsizlik fena ahlaka KIRMIZI : Beniz demevi bir mizaca kaynayan yerinde duramayan coşan tabiata SOLUK : Beniz iyi ahlaka ve iyi bir insana yardım severliğe BENLER GÖZ : Kapağının üzerinde olan benler hassas biri olmağa GÖZ : Kapağının altında olan benler mülayim ve sadık bir mizaca BURUN : Üzerindeki benler cismani ve hayalci olmağa ÇENE : Üstündeki benler aşk ve şehvetin zebunu olan bir insana SAĞ : Şakak üstündeki et beni kararsızlığa ÇENE : İle boyun arasına da olan benler zaaflı bir ruha hayali şeylerin düşkünlüğüne ÇENEYE : Yakın benler şehvani bir mizaca müfritliğe delalettir ALINDA : Şakakta veya kulakta yassı ve sararmış bekler sahibinin istikrarsız çalışmağa tembel ve meşrep bir insan olmağa mizaçlıdır ALIN : Üzerindeki benler ben alnın sağında ise kuvvetli bir hafızaya süratli intikale işarettir bu insanlar diplomat olurlar BEN : Saça yakın ise aşk oyunları ile meşgul olmağa sevecen bir insanlardır BEN : Alının sağında ise sahibinin uzun ömürlü ve sıhhatli olmağa BEN : Alının solunda ise mesut ve bahtiyar olmağa İKİ : Kaş arasında ve sağda bir ben aşkı seven ticaretten anlayan hoşsohbet istikbali parlak ve emin iyi bir izdivaca ve çok yolculuk eden mizaçlıdırlar ben solda ise sahibinin devamlı mantıklı iş yapan kimselerdir ve hassas olur ve hislerinde yanılmazlar GÖZ : Etrafındaki olan benler cana yakın dost canlısı merhametli ve eli açık kimselerdir KULAK : Üzerindeki benler alaycı iğneleyici karakter ifade eder kendisini sevmeyen insanların ummadığı işleri başarırlar DUDAK : Kenarındaki benler iyi yemeye eğlenceye konfora düşkün olurlar ben dudağın sağında ise sosyal ve mali bakımda başarı elde eder ben dudağı solunda ise serseri berduş hayat sevgisi bazen başarı bazen hayal ile geçen bir ömre işarettir SAĞ : Yanakta benler adil zeki fikir bolluğuna işaret bu insanlar tutuğunu koparırlar elleri biraz sıkı ama ticareti ve alavereyi iyi anlayan tabiatlıdırlar SOL : Yanakta benler ateşli ihtiraslı hisli eli açık evlilikte zor mesut olurlar BOYLAR UZUN BOY : Hamakat sadelik ve bazen düşüncesizliğe zamanla uygunsuz hareketlere ve aşırı şakacı olan mizaçlıdırlar KISA BOY : Zekasızlığa hilekarlığa fitneye ve fitne karlığa hası olmağa aşırı çıkarcı olmalarına menfaat ve çıkarsız bir adım atmamağa yakın mizaçlıdırlar ORTA BOY : Ekseriyette iyi ahlaka şeffaf bir kalbe aşırı zeki olmaları bir işi söylemeden yapıvermeleri kendi kendilerine laf getirmeyen çabuk sinirlenen uysal ve kendi hallerinde olan mizaçlıdırlar Erkeklerde kısa boy müfrit cinsi mizaca alametlidirler ancak baş küçük omuz ve kalça dar olursa cinsi kifayetsizlik baş gösterir Kadınlarda kısa boy ise zamanla ve sık kavgacılığa küstahlığa atılganlığa cinsi duyguların azlığına .şeker.albümün.kalp. ve nüzul. Hastalıklarına uygun şişman olmağa boğazların düşkünlükleri ile tanınan mizaçları vardır. BURUNLAR BÜYÜK : Buru vesvese ve korkaklığa KISA : Burun çok korkaklığa UZUN : Burun az anlayışlı olmağa ihtiyat karlığa iğlik severliğe BURUN : Ucunun ağza yakın olması inat ve israfa UFAK : Burun iyi ahlaka süratli intikale orta dereceli bir hayat yaşamağa YASSI : : Ve geniş burun farklı cima ve ilişki GENİŞ : Burun son derece şiddetli ve isyankar bir tabiata BURUN : Kemiği ortasındaki çıkıntı dirayet ve zeka ve vicdanlılığa İRİ : Ve etli burun aç gözlülüğe hilkate dilenciliğe ve oburluğa GAGA : Bir burun fena huy ve ahlaka lafazanlığa ve cimriliğe BURUN : Ucunun iri ve yuvarlaklığı iyi ahlaka BURUN : Ucunun iriliği ve kırmızı tırak ve topalaklığı ayyaşlığa sefaya ve eğlenceye düşkünlüğü KIRMIZI : Burun inatçılığa budalalığa ve kabalığa BASIK : Burun ekseriyetle az zekaya UCU : Yuvarlak bir burun sevecen kalbe ve iğlik severliğe BÜYÜK : Ucu şişkin ve toparlak bir burun samimi ve ilim sahibi olmağa yukarıya doğru kalkmış bir burun boş kafalığa hayalci olmağa gurur ve hasede bu cins burunların delikleri geniş olursa son derece zihinsizliğe GAYET : İri burun delikleri şehvetli olmağa cima düşkünlüğüne BURUN : Deliklerinin darlığı şiddet taba ve göğüs hastalıklarına yakalanmaya BURUN : Deliklerinin büyüklüğü kibir ve hasetli olmağa BURUN : Deliklerinin küçüklüğü korkaklığa ve ciğer hastalığına yakalanmağa KOLAY : Açılıp kapanan burun delikleri şehvetli olmağa KAPALI : Olan burun delikleri gurura yalnızlığa ve talihsizliğe ÇENELER DAR : Çene ihtirasa ve ihtiraslı olmağa ÇENENİN : Boğaza doğru inmesi fesada huysuz bir ahlaka SİVRİ : Çene hafif meşrepliğe ve hiddetli olmağa GENİŞ : Ve kalın bir çene inada azim karlığa ve yüksek bir iradeye işaret eder. | |
20-10-2011 | Fizyognomi... Yüz Okuma Sanatı.#4 (mesaj-linki) |
Yüz hatlarından insanın kişiliğine dair ipuçlarını yakalama çabası, eskiden insanları hayli meşgul etmiş, halen de ediyor. Bu uğraşa Doğu kültüründe ilm-i sima denmiş. Günümüzdeki ismi ise hayli fiyakalı: Fizyognomi...
İnsan karakterinin beden yapısı, el biçimi, ses tonu gibi kişisel özelliklerle münasebetinin olduğu düşüncesi, eskiden beri bu konuda belli görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Çinlilerin görüşleri daha sonra Antik Yunanlılar tarafından geliştirilmiş. Hipokrat ve Aristo gibi ilk çağların meşhur düşünürlerinin eserlerinde, insanın fiziki yapısıyla karakteri arasındaki ilişkiye dikkat çeken görüşlere de rastlanıyor. Bazı müslüman alimler de insanın yüzüyle karakteri arasında bir bağ kurarak çeşitli sınıflandırmalar yapmışlar. Bunların en bilinenlerinden biri, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetname adlı meşhur kitabında yazılanlar. Marifetname, yüz biçimi ve beden azaları ile insan karakteri arasında sıkı bağ olduğundan bahseder ve der ki: Allah insanı en güzel şekilde süsleyip nurlandırmıştır. Bunun yanı sıra insanları şekil ve karakter olarak değişik yaratmıştır. Sonra lütuf ve inayeti ile şekli karakterin, azayı da ahlâkın belirtisi kılmıştır. Böylece insan önce kendi görünümünden kendi karakterini tanımlayarak ihtimam ile ahlâkını güzelleştirir. Daha sonra yakınları ve dostlarının dış görünümlerine fehm ve ferasetle bakarak onların iç hallerine ve ahlâklarına vâkıf olabilir. Onlara ya ahlâklarına göre rağbet ve muhabbetle muamele eder veya aklınca idare edip geçinip gider. Günümüzde önemli bir bilim dalı haline gelmeye başlayan fizyognomi, gizli servislerden büyük şirketlere kadar pek çok yerde kullanılıyor. Bu işin uzmanları ise en çok devlet başkanlarının karakterine ilgi duyuyorlar. Onlara göre bazı devlet başkanlarının fizyognomik yorumları şöyle: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin kemikli yüz yapısı ve diğer yüz organlarına oranla alnının daha gelişmiş olması, kaşları üzerindeki bölgenin kabarık olması gibi özellikleri, düşünce ve muhakeme yeteneğinin güçlü olduğu ve kesin kararlar alabilen bir kişi olduğunu ortaya koyuyor. İngiliz Başbakanı Tony Blairin yüz yapısı dışa dönük ve iletişime açık birisi olduğunu düşündürüyor. Geniş açılmış burun delikleri hassas ve olaylara çabuk tepki gösteren biri olduğunu gösteriyor. Çene yapısı üzerinde otoriter çizgilerin olduğu görülebilir. Kısa burun yapısı ise sorumluluk duygusunun o kadar da gelişmiş olmadığının bir belirtisi. Busha gelince; yüz yapısı aşırı tepkisel bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle aldığı kararların ve ifadelerinin aceleci ve çelişik olduğu gözlemlenebilir. Genel fizyognomik değerlendirmeye göre Bushun karakter özellikleri olumlu olmaktan çok, olumsuz. Bu noktada aklınıza bir de estetik yaptıranlar geliyorsa, bu konuda uzmanların kafası biraz karışık. Neyse ki bu durumda çocukluk resimleri imdada yetişiyormuş. Ne de olsa insan yedisinde neyse yetmişinde de o!
Akif Güler
|
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/bilim/12852-fizyonomi.html#ixzz27ttj0348
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder