30 Eylül 2012 Pazar

sitelere giriş dns

4.2.2.2    //    4.2.2.3

-------------------------


4.2.2.4   //     4.2.2.5



---------------------------
208.65.156.2     208.65.156.3

208.65.156.9      208.65.156.15

208.65.156.20     208.65.156.29

141.211.125.17     141.211.144.17

198.77.116.8     198.77.116.12

198.77.116.221      198.77.116.223

198.77.116.225     198.77.116.227

205.171.2.65     205.171.3.65

29 Eylül 2012 Cumartesi

Benler ve Manaları

Benler ve Manaları

Bir inanışa göre insanın yüzünde, şurasında, burasındaki benlerin buralarda oluşumu tesadüfi değilmiş. Onların yerleri, insanın ahlâkındaki özellikleri ve başına gelecek bir takım şeyleri işaret edermiş.

El çizgileri gibi yüzdeki benlerin de bin türlü manaları varmış ve bunların manasını bilenler için bir adamın yüzündeki benlerden onun istikbâlini ve ahlâkını okuması gayet kolaymış. 

Bu inanışa göre koyduğumuz resimlerdeki numaralar ben yerlerini, aşağıda bu numaralar hizâsında izahat de manalarını göstermektedir.


Benler ve Manaları



Erkeklerin Yüzündeki Benlerin Anlamları

1. Çok havaidir.

2. Çok mükemmel bir koca olur. 

3. Zengin olamaz.

4. Devâmlı âşıktır.

5. Bir âlim olabilir.

6. Saadet.

7. Sadâkatsizlik

8. Saadet

9. Saadet

10. Yüksek bir memur olacak. 

11. Subay olacak.

12. İçmesini sever.

13. Emniyet telkin etmez (güven vermez.)

14. Çok seyahat edecektir.

15. En az üç kere evlenecek.

16. Sporcudur.

17. Bekâr kalacaktır.

18. Bahtiyâr olacaktır.

19. Hiç dostu yoktur.

20. İflâs edecektir.

21. Kumarbâzdır.

22. Hayatta dâima tâlihsizliklerle karşılaşacaktır.

23. Meşhur bir adam olacaktır. 

24. Çok ihtiyârlamadan ölecektir.

25. Muhalefeti sever.

26. Tembelin biridir.

27. Alçak ve korkaktır. 

28. Hiçbir şeyde zarâfet göstemez. (Kabadır)

29. İyi kalplidir.

30. Daima keyifli ve neşelidir.

31. İyi bir servet biriktirebilecektir.

32. Şişmanlamaya müstaiddir.

33. Çok ateşli ve heyecânlı bir erkektir.

34. İyi bir baba, iyi bir kocadır.

35. Doğru bir insan değildir.

36. Melankoliye istidâdı vardır.

37. Hiçbir zaman cebinde beş para bulunmaz.

38. Borç bulmak için dehâ sahibidir.

39. Zamanın adamıdır.

40. Hiç oğlu olmayacaktır.

41. Zengin bir dul kadınla evlenecektir.

42. Ayyaştır.

43. Çok kibâr tavırları vardır.

44. Namuslu ve dürüst bir insandır.

45. Sarışın kadınlardan korunmalıdır.

46. Çok iyi bir evlâddır.

47. Hiç çocuğu olmayacaktır.

48. Yalancıdır.

49. Kabadır.

50. Hayvanları sever.

51. Şairdir.

52. Bokstan hoşlanır.

53. Bir kâşif veya mucid olmak istidâdı vardır.

54. Hayalperver ve hassastır.

55. Aktör olmaya istidâdı vardır.

56. Münzevi yaşar.

57. İntizamsızdır.

58. Deniz seyahatlerine bayılır.

59. Ağzının tadını bilir.

60. Sevince çok şiddetli sever.

61. Yalnızca koyu renk saçlı kadınları sever.

62. Mantığı yoktur.

63. Bir kadın gibi mağrur ve kendini beğenmiştir.

64. Mantıksızdır.

65. Pek çok yaşayacaktır.

66. Çok mühim birşey keşfedecektir.

67. Sabahları gâyet güç uyanır.

68. Geceleri evine dönmek istemez.

69. Durmadan içer.

70. Soğukkanlıdır.

71. Çok beceriklidir.

72. Saadet

73. Saadet

74. Kurnazlık

75. Budalalık

76. Budalalık

77. Çok merhametlidir.

78. Başındaki saçtan fazla borcu vardır



Benler ve Manaları


Kadınların Yüzündeki Benlerin Anlamları

1. Çabuk hiddetlenen bir kocaya varacak.

2. Kıskançtır.

3. Çok seyahat yapacak.

4. Dört kere evlenecek.

5. Boşanacak

6. Her ne yaparsa ters yapar.

7. Sadık kalamaz.

8. Gayet genç yaşında ebeveyninin evinden çıkacak.

9. Altı çocuğu olacak.

10. Meşhur bir adamla evlenecek.

11. Ecnebi memleketlerde yaşıyacak.

12. Serveti olursa hepsini kaybedecek.

13. Çok uzun ömrü olacak.

14. Gayet zor ve geç koca bulacak.

15. Sâdık ve fedâkârdır.

16. Köpekleri sever.

17. Zengin olacak.

18. Papağanlardan korunmalıdır.

19. Nazlı ve nâziktir.

20. İyi bir ev kadınıdır.

21. Otomobil kullanmamalıdır.

22. Gezmesini çok sever.

23. Çok hassas ve hâyalperverdir.

24. Bahtiyâr olacak.

25. Uçmayı sever, hostes olacak.

26. Çocuğu olmayacak.

27. Dâima geç kalır.

28. Değişiklikleri sever.

29. Çok dedikoduya uğrayacak.

30. Müstâkil ve hür olmasını sever.

31. Çok içmesini sever.

32. Çok mağrurdur.

33. Senin benim tanımaz.

34. Oburdur.

35. Çocuk sever.

36. Kocasının sâdık bir iş arkadaşı olacak.

37. Kocasına preştij edecek.

38. Dünyayı döt dönecek.

39. Boşboğaz ve dedikoducudur.

40. Musikiye istidâdı (yeteneği) vardır.

41. İkiz çocuğu olacak.

42. Sudan kendini muhafaza etmelidir.

43. Çok ateşli bir tabiatı vardır.

44. Kendine hayatı zehir eder.

45. Yaşamasını sever.

46. Zengin olmayacak.

47. Yenemediği bir mahcubiyeti vardır.

48. Şişman olmaya istidâdı vardır.

49. Tembeldir.

50. İyi bir evlâddır.

51. Ne istediğini kendi de bilmez.

52. İhtiyatlı ve kurnazdır.

"Fizyognomi"

"Fizyognomi" [yüz okuma]terimi, Yunanca physis-doğa ve gnomon-yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Porta (1535-1615)'ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyognomi "doğa yasası" demektir. Della Porta'ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak "belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini" öğrenebiliriz.

Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı. Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyognomi, karakter özelliklerinin tipolojisi için önayak olmuştur.

Yüz okuma, yüzlerce yıllık gözlem ve istatistiki araştırmalara dayanan, insanı tanımaya yönelik, kullanan kişiye karşısındaki ile ilgili gerçekleri kontrol edilebilecek bazı ipuçları sağlayan bir araçtır.


İnsanlık tarihinde yüz şeklinin karakter çözümlenmesinde kullanılmaya başlanması en eski çağlara kadar uzanmaktadır. Milattan önceki yıllarda Çinlilerin yüz okumayı bir sanat haline getirdikleri belgelenmiştir. Eski Yunan uygarlığında da konuya ilişkin belirli kurallar geliştirildiği görülmektedir. Doğu kültüründe de kendine yer bulan yüz okuma, Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın, 1756 yılında yazdığı Marifetname'sinde de karşımıza çıkmaktadır.

Bugün, davranışlarımızın %85'inin genetik kodlamayla oluştuğu tahmin edilmektedir. Yüz üzerinde dikkati çeken yüzyirmi adet ayırdedici özellik olduğu bulunmuş, bunlar içerisinden altmışsekiz ana özellik ortaya çıkmıştır. Konunun en tanınmış uzmanları Robert L. Whiteside ve William F. Burtis binikiyüz denek üzerinde yaptıkları araştırmada insan karakterinin çözümlenmesinde istatistiki olarak %93 başarıya ulaşmışlardır.

Yukarıda bahsedilen ana ayırdedici özellikler; Alın, Kaşlar, Gözler, Burun, Ağız, Kulaklar, Yanaklar, Çene, Yüz Çizgileri, Yüz Şekli ve bunların kombinasyonlarıdır. İncelenen kişilerle ilgili; düşünce süreclerini nasıl belirledikleri, problemleri nasıl çözdükleri, iletişim kurma yöntemleri, iş hayatındaki davranışları, paraya verdikleri önem, öğrenmeye olan açlıkları ve cinselliğe bakış açıları gibi konularda, hayrete düşürücü ipuçları vermektedir.



BİLMEK NE KAZANDIRIR?



Yüz okuma fikri, konuyu incelememiş bir kişi için inanılması güç olsa da, General Electric, MCI ve American Airlines gibi bir çok tanınmış şirket, bu yeni iletişim destek aracını, İnsan Kaynakları, Kariyer Planlama, Satış Teknikleri Geliştirme, Motivasyon, İletişim Teknikleri, ve Koçluk gibi birçok alanda kullanmaktadır.

Sadece iş dünyasında değil, insanın olduğu her yerde, insanla ilgili her konuda, uygulama alanları vardır.

Bir gün, 'Bütün yetenek ve becerilerinizin yanında, yay şeklindeki kaşlarınız insan ilişkilerinde iyi olduğunuzu gösteriyor' diyerek size iş teklifi yapan bir uzman, ya da burnunuzun şeklinin sizin yalnız çalışma eğiliminde olduğunuzu gösterdiğini, bu nedenle takım çalışmasına uyum sağlamakta zorlanabileceğinizi söyleyen bir kariyer danışmanı ile karşılaşmanız mümkün. Belki de buna benzer kişilik çözümlemelerini siz de yapıyor olacaksınız.


YÜZ OKUMA NE DEĞİLDİR?


* IRKÇI
* ÖNYARGILI
* İNSANLARA ŞANS VERMEYEN
* KARŞISINDAKİNİ RAHATSIZ EDEN
* BURÇLAR GİBİ KESİN KURALLARI OLAN
* TAM ANLAMI İLE BİLİMSEL


DEĞİLDİR.

Örnekler:

ALIN: Kişilerin düşünme şekillerini ve düşüncelerini geliştirme metodlarını
KAŞLAR: Düşünme ve karar verme ile ilgili süreçlerin nasıl çalıştığını
GÖZLER: Hayata bakış açılarını, yeni fikir ve kişilere açık olup olmamayı ve stres düzeyini
GÖZ KAPAKLARI: Samimiyet isteği veya isteksizliğini
BURUN: İş hayatındaki tercihlerini, finansal konulara duyarlılığını, iş tatmini ve güven konularına bakış açısını
KULAKLAR: Karşısındakini etkileme ve etkilenme düzeyini, bağımsız hareket etme isteğini, gerçekçilik dengesini, verileri algılama ve kabül etme seçimlerini
AĞIZ: İletişim kurma ve kendini ifade etme isteğini, kötümserlik/iyimserlik dengesini
DUDAKLAR: Düşüncelerini ortaya koyma biçimini, cinselliğe bakış açısını, duygularını gizleme duyarlılığını
DİŞLER: İnatçılık ve utangaçlık yönlerini
YANAKLAR: Kişisel kudreti, enerji kullanımı ve insanlara yardım edebilme becerisini
ÇENE: Gerektiğinde ağırlığını koyabilme yeteneğini, saldırganlık içgüdüsünü, eleştiriye açıklık isteğini
GAMZELER: Eğlenme isteğini, mizah yaklaşımını ve yardımseverlik isteğini
ÇİZGİLER: Doğuştan sahip olunan kabiliyetleri, hayatları boyunca karşılaştıkları zorlukları
YÜZ ŞEKLİ: Kendine güveni, sabırsızlığı, arabuluculuk isteğini
YÜZ TİPLERİ: Kişilerin hangi ağırlıkta yaklaşıma; zihinsel, fiziksel, duygusal, daha yatkın olduğunu
KAFA ŞEKİLLERİ: İhtiyatlı ya da baskıcı olup olmadıklarını
Detaylı açıklamalar:

ALIN 



"Yuvarlak ve Dolgun Alın (Alın ileri doğru)"
Problemlerle karşılaştıklarında, yaratıcı ve orjinal çözümler arayışındaki kişilerdir. Çözüm yollarını kısıtlayıcı yöntem ve katı kurallara dayalı sistemlerden hoşlanmazlar. Herhangi bir probleme çözüm bulmaları istendiğinde, kendi inandıkları yollardan ve baskı altında kalmadan çözüme ulaşmayı tercih ederler.

Sizce, bu tip kişilerin rutin işlerde çalışmaları uygun mudur?

KAŞLAR



"Yay Gibi Kaşlar"


Zihinsel odaklanma noktaları çoğunlukla insan ağırlıklıdır. Çevrelerini anlayabilmek için insan ilişkilerini doğru algılamaları gerektiğini düşünürler. Herhangi bir konu anlatırken kişisel deneyimlerle ilişkilendirilmesi, konunun anlaşılmasını hızlandıracaktır. Bir fikir ya da teorinin teknik detaylarından çok gerçek hayatta nasıl bir etki yaratacağının ve nasıl uygulanacağının anlatılması ilgilerini çeker.

Sizce bilim adamı olabilirler mi?

GÖZLER 



"Gözler Arası mesafe"
Yakın Aralık (Bir göz büyüklüğünden az)

Detayların önem kazandığı görevler için çok uygun bir kişiliktir. Sadece detayları çok sevmekle kalmaz, onlarla ilgilenirken işlerindeki başarılarının da arttığı gözlenebilir. Muhasebe, teknik destek, analiz ve kontrol tipi görevlerde başarılı olabilirler. Konulara daha geniş bir bakış açısı ile bakabilme ve kendilerinden farklı diğer kişilikleri anlamakta zorlanabilirler.

Üst düzey yöneticilikten zevk alırlar mı?


"Gözlerin Açısı"
Aşağıya Doğru
Dünyaya pembe gözlüklerle bakmaktan hoşlanmayan ve her an bir problem çıkmasını bekleyen bir kişiliktir. Aslında bu bakış açısı problemlerin en çabuk şekilde tespiti konusunda avantaj sağlar. İnsanlar bu tip kişilere dertlerini anlatmaktan zevk duyarlar. Bunun nedeni de gözlerdeki açının içten bir şefkat göstermesidir. Hatalarını kabül etmekte ve düzeltmekte iyi niyetlidirler. Başkalarından da aynı yaklaşımı beklerler.

Her takımda olması gereken bir oyuncu...

"Gözlerin Derinliği"
Patlak Gözler
Doğal olarak katılmaya hazır ve hevesli bir kişiliktir. Baş rol oynamasına gerek yoktur, ama yine de her oyunda rol almayı istemektedir. Araya girildiği ve sözü kesildiği takdirde olayı kişiselleştirmekte ve tenkit olarak düşünmektedir. Bazen bu nedenle, kişilerle arasına duygusal duvarlar koyduğu görülebilmektedir.

Onların fikrini sormadan, gideceğiniz filmi belirlemeyiniz...

BURUN 



"Büyüklük ve Şekil"
Büyük Burun (Yüze oranla)

Yaptığı işin, bulunduğu ortamda önemli bir katkısı olması gerektiğine inanır. Bu nedenle, yönetici, iş adamlığı veya süpervizörlük gibi konumlarda verimli çalışabilmektedir. Destek pozisyonlarında çalışmak zorunda kalırsa, iş tatmini konusunda oldukça zorlanabilir.

Montaj hattında çalışırken ne kadar mutlu olabilirler?


"Burun ucu açısı"
Yukarı Doğru
İyi zaman geçirmekten hoşlanan ve anlık davranışlara yatkın bir kişiliktir. İnsanlara karşı genellikle açıktırlar ve dinlemekten hoşlanırlar. Çok sabırlı bir dinleyici olmalarının yanında dinlediklerini birilerine anlatmaktan da hoşlanırlar.

Bu kişilerle sır paylaşımından önce bir kez daha düşünmekte fayda vardır....


Burun Ucu Yuvarlak ve Şiş

Belki de çocukluk yıllarında finansal bazı zorluklar yaşadıkları için, özellikle düzenli bir para akışının olması konusunda oldukça hassastırlar. Tasarruf yapmak, ihtiyaç duydukları güven duygusunu arttırmaktadır. Para ile ilgili konulara sadece ilgi duymakla kalmayıp, bu konularda bir uzman gibi konuşmaktan da hoşlanırlar.

Borç istemeden önce biraz daha düşünmek gerekebilir..
KULAKLAR 



"Başa Yapışık Kulaklar"

Toplum tarafından kabul görmüş değerleri benimseyen ve kurallar çerçevesinde hareket etmeyi seven bir kişiliktir. Başkalarından farrklı olamaya çalışmak veya beklenilmeyen kararlar almaktan hoşlanmaz. Karşısındakinin ne düşündüğünü tahmin etmede başarılı olduğu için pazarlama faaliyetlerinde de iyi performans gösterebilir.


"Kulak - Kaş Birleşmeleri"

Kulaklar Aşağıda, Kaşlar Yukarıda

Uzun dönemli ve mantıklı planlar yapmayı seven iyi bir dinleyicidir. En doğruyu bulmak için ihtiyacı olan bütün bilgileri sabırla bekleyebilir. Bir konu hakkında çok acil fikir yürütmesinin istenmesinden hoşlanmazlar.
YANAKLAR 



"Dar Yanaklar"

Kısa süreli enerji kullanımları çok yoğundur. Ancak, sık sık da yenilenmeye ihtiyaç duyarlar. Kısa ve orta süreli toplantıların en enerjik katılımcılarıdır. Uzun süren çalışmalar ve ağır hareket eden insanlardan hoşlanmazlar. Belirli sürelerde durup, dinlenebilecekleri işlerde çok daha başarılı olabilirler.
ÇİZGİLER 

"Alındaki Yatay Çizgiler"

Alında oluşan üç ya da daha fazla çizgi, bu kişilerin kendilerini geliştirmek üzere çok fazla uğraştıklarını göstermektedir. Çizgilerin boyu ve derinliği ilgilendikleri konularda ilerleme oranlarını göstermektedir. Bu çizgilere 'deha çizgisi' de denir. Çizgilerin bütün anlı kaplaması kişinin gerçek bir uzman olduğunu gösterebilir. Kesik çizgiler ise birden fazla uzmanlığı belirtmektedir.
Einstein'ın fotoğraflarında, alın çizgilerine dikkat ettiniz mi?


A-Yaşından olgun, düşünmeyi seven

B-Özellikle 50 yaşından sonra sindirim problemleri olasılığı; dudak yakınlarında herhangi bir yerde olabilir

C-
Kararlı 

D-Saldırgan, gerektiğinde acımasız

E-
Dalgın, düşünceli; benler kaşların sonunda veya saç çizgisinde olabilir

F-Otorite eksikliğini gösteren doğal güzellik noktası

G-
Yeteneklerinden fazlasını dahi isteyen aşırı hırslı 

H-Aşırı cinsel arzuya sahip; benler burun üzerinde herhangi bir yerde olabilir

I-
Maddiyattan çok entellektüel olaylarla ilgili

J-Dürüst ve açık

K-
Tembel ve bencil; benler sol kaş içerisinde bulunur 

L-Aşırı kararlı ve hırslı; benler sağ kaş içerisinde bulunur

M-
Yetenekli ancak ispat etmekte zorlanan 

N-Genellikle az güvenilir, başkalarını kullanmaya hevesli


Kaynak: http://www.izafet.com/bilim-and-teknik/37359-yuz-okuma-sanati.html#ixzz27tvw14vj

Yüz Okuma Sanatı


bir diğer ifadeyle ilm-i kıyafet veya Arapların kullandığı ifadeyle ilm-i firaset, insanın iç âlemi ile dış görünümü arasındaki münasebeti inceleyen bilim dalıdır. Alman filozof Kant; onu "iç âlemi gözlemleyen bilim dalı" olarak tanımlar. Fizyonomi, vücudun tezahüründen -özellikle yüz hatlarından - yola çıkarak insanın özünün yorumlanması şeklinde tarif edilir. Fizyonominin temelinde; ekran veya monitörün kaydedilen bir görüntüyü yansıtması gibi, vücut ve yüzümüzün de ruhî halimizi yansıtmakta olduğu anlayışı yatmaktadır. Kim bu monitördeki işaretleri doğru okuyabilirse, o kişinin özelliklerinden haberdâr olabilir. Yani kişinin kabiliyetlerinden tutun, ahlâkî yapısı ve hattâ daha da ileri giderek alın yazısına kadar bazı ipuçları yakalanabilir.

İlm-i kıyafet kavramından yola çıkarak şöyle de düşünülebilir: Nasıl ki herhangi bir şeyi örten şeyler kıyafettir. Benzer şekilde insanoğlunun ruhuna, Rabb'i tarafından giydirilen beden de bir nevi kıyafettir. O halde bu kıyafette; ruhuna, mizacına ve kişiliğine ait tecelliler saklıdır ve araştırılmalıdır.

Fizyonomi sadece insanlarla değil, hayvanlar, bitkiler ve tabiatla da ilgilenmektedir. Meselâ Rönesans devri hekimlerinden Paracelsus, bitkinin dış görünümünü müşahede ederek, şifalı olup olmadığını ortaya koyuyordu.

Sağlıklı bir iletişim kurabilmek için muhatapla yüz yüze gelmek son derece önem arz etmektedir. Bu sebeple herkesin bir derece fizyonomiyi dikkate aldığı ve uyguladığı söylenebilir.

Fizyonomi ne zaman bilim dalı hâline gelmiştir?


Yazılı eski belgelere göre, Babil'de tikleri araştıran ve bunları yorumlayan sokak yorumcularından bahsedilir. Hattâ bunların rüya tabir edenlere göre hem ucuz olması, hem de uzun uzun tabirlere ihtiyaç bırakmaması sebebiyle, daha çok rağbet gördükleri rivayet edilir.

Kimileri bilgileriyle yüzü yorumlayıp para kazanırken, Aristo ve öğrencileri gibi kimi zeki insanlar da, insan ve hayvanların yüz özelliklerini analiz ediyorlardı. Böylece günümüze dek geçerliliğini koruyan fizyonominin temel prensipleri şekillenmeye başlar. Buna göre alın kısmı, zihnî potansiyele; göz ile ağız arası kısım mizacına; çenenin şekli ve büyüklüğü canlılığa ve fizikî gücüne işaret eder denmiştir. Bu konuda eğitim görmüş kişiler, bu suretle insanın sağlık durumunu tespit edebilir. Birçok hekim hastalığın belirtilerini yakalamak üzere bu metoda başvurur.

İşlenen günahlar ruhumuzda kirlilik meydana getirir. Sağlık durumu ve hissiyatımız yüzümüze yansır. İyi bir bakım ile güzelliğe kavuşuruz: İç huzur, doğru beslenme, yeterli uyku, temiz çevre, ibadet ve iyi niyetli olma güzellik vesileleridir.

18. yüzyıl sonlarına doğru Avrupa'da elit kesim arasında bir fizyonomi furyası başlar. Birçok sarayda, entelektüel çevrede yüz yorumu bir hobi haline gelir. Zürihli din adamı Johann Caspar Lavater gözü kapalıyken 100.000 burun arasından, kralın burnunu tanıyabilme iddiasında bulunabilecek kadar ileri gitmiştir. (Ancak bunu hiç denememiştir.) Onun 20.000'in üzerinde meşhur kişinin yüz yorumuna ait bilgiler ihtiva eden kitabı, en çok satan kitaplar arasındadır. Ne var ki Lavater, fizyonominin ne kadar sınırlı olduğunun farkındaydı. Olumlu yönü ise, Lavater'in kitabı birçok yazar, filozof, karikatürist, ressam, hekim ve mimara ilham kaynağı olmuştur. Lavater her insanda Allah'ın (cc) isimlerinden birinin daha çok tecelli ettiğini görmüştür. Ne var ki bu görüş zamanla yerini, kin, korku ve ırkçılığa bırakmıştır.

Doğu'da, özellikle İslâm ülkelerinde bu bilim dalı zamanla yaygınlaşmıştır. İlk eser İmam-ı Şafii Hazretlerinindir. Fakat bu eser günümüze ulaşabilmiş değildir. Daha sonra Kindi'nin "Risale fi'l-Firase"si, Yuhanna İbnü'l Bıtrık'ı (10. yy) Aristoteles'ten çevirdiği "Kitabü's-Siyase fi Tedbiri'r Riyase" ve Ebubekir Razi'nin "Kitabü'l-Mansuri"si bu mevzudaki ilk eserlerden sayılır. İbn-i Sina'nın da bu konuda bir eseri olduğu bilinmektedir. Fahreddin Râzî (ö.1209) tarafından yazılan "Kitabü'l Firase" o zamana kadar yazılan en büyük eser olarak kabul edilmiştir. Arapça olarak yazılan "kıyafetnâme"lerin son örneğini Talib Ensari Dımışki "Kitabü'l-Adab ve's-Siyase fi İlmi'n nazari ve'l Firase" adlı eseriyle vermiştir. Kıyafet ile alâkalı eser verenler arasında Kuşeyri (Etvârü Selattini'l Müslimin) ve Muhiddin-i Arabî Hazretleri (Tedbiratü'l-İlahiye) de yer alır.

Kıyafetnâme olarak bilinen bu eserlerin Farsça yazılmış ilki Kâşâni'ye (ö.1392) aittir. Ne yazık ki bu da günümüze ulaşabilmiş değildir. Daha sonra Derviş Abdurrahman Mirek'in "Tuhfetü'l-Fakîr"i gelir.

Eskilerin en gözde eş, ortak, arkadaş ve işçi seçme aracı olan kıyafet ilmi, Osmanlı zamanında da bu tür metinlerin hazırlanmasını sağlamıştır. Özellikle, saraya adam alınırken ve işçi seçerken bu bilim dalından azamî şekilde faydalanılmıştır. Türkçe kıyafetnâmelerin ilk örneği Hamdullah Hamdi'nin "Kıyafetnâme" adlı eseridir. Bu eserde renk, boy, yanak, saç, çene, sakal, parmak gibi 26 başlık altında karakter tahlilleri yapılmıştır. Türkçe kıyafetnâmelerin diğerleri ise "Firasetnâme" ile Uzun Firdevsi, İlyas bin İsa-yı Saruhanî (ö.1559-60), Abdülmecid ibn Şeyh Nasuh (ö.1565), Mustafa bin Evranos (16.yy) ve Balizade Mustafa sayılabilir.
Türkçe kıyafetnâmelerin en son örneği Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin "Marifetnâme" (1835) adlı eseri bir bölümüdür.

19. yüzyılın başlarında Alman beyin uzmanı Franz Josef Gall'in çalışmaları kayda değer. Gall, beynin farklı bölgelerinin, kişinin kabiliyet ve davranışlarına tesir ettiğini ifade etmiş ve böylece nörofizyolojinin kurucuları arasına girmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse: Kafatasının şekli, kişinin kabiliyet ve zaaflarına işaret eder. Birçok uzmana göre bu durum bir saçmalıktır, bazılarına göre ise, esaslı bir tespittir. Daha sonraları bu görüşlerin istismar edilip ırkçılığın zeminini oluşturması büyük bir talihsizliktir.

Gall, idam edilen suçluların kafataslarını inceleyerek, kriminal bir yatkınlığın göstergesi olabilecek işaret ve özellik aramıştır. 1876 yılında bu ifrat düşünce en üst noktaya ulaşmıştı: İtalyan askerî hekim Cesare Lombroso "Kriminal İnsan" başlıklı kitabıyla dünyaya vehmin nasıl bilim suretine bürünebileceğini gösteriyordu. Lombroso'a göre meselâ zanlı kişiler, belirgin büyüklükte veya küçüklükte kafa tasına, kepçe kulağa, kaşların üzerinde şişkinliğe sahip olup çılgın veya bulanık bakışlıdır. Eleştirmenler bu öğretiyi "idamlık fizyonomi" diye tenkit ederek masum insanları suçlu gibi damgaladığını belirtir. ABD'de kişilerin sosyal çevresi ile kriminallik arasındaki münasebetler araştırılırken, Avrupa'da ise, kişinin doğuştan vücudunda kriminal bir mizaç veya yapının olup olmadığı tespite çalışılmıştır. Bugün dahi çirkin görünümlü insanların kötü olduğu düşüncesi bu dönemin kalıntılarıdır. Bu idamlık fizyonomi öğretisi Almanya'da 1920'li yıllarda ifrat seviyesine ulaşır: 1929 yılında işlenen bir dizi cinayet Düsseldorf’luları dehşet ve korku içinde bırakır. Polis muhtemel fâili takdim ettiğinde, kimsenin bundan şüphesi yoktur: 21 yaşındaki zekâ özürlü Hans Stausberg suçlu imajına uymaktadır. Ancak bir cinayet daha işlendiğinde, "Düsseldorf'un gerçek vampiri" bulunur. Adı Peter Kürten'dir. Yüzü iyi niyetli, zararsız, şüphe uyandırmayan bir tiptir. Bu bir şoktur. Hemen hemen herkes, onu görme fırsatını bulur. Kürten'in fotoğrafı bütün gazetelerde yayımlanır. Artık görüntülü haberleşme devri çoktan başlamıştır. Hattâ fizyonomi öğretisinin bizzat kendisi dahi fotoğraf sayesinde, daha sonra filmle de büyük çıkış yakalayacaktır. Fotoğrafçılar, sanatçılar ve filozoflar, fizyonomik sorularla ilgilenirler. Tipik Alman nasıldır? Tipik işçi yüzünün ana hatları nelerdir? Ne var ki bu sahadan ırkçılık hezeyanına sadece bir adım vardır. Buna karşı Hitler'in kendi yüzü ise, birçok fizyonomi uzmanı için problem teşkil eder. Çünkü Otto Malig gibi uzmanlar, Führer'in yüzünde plânsızlık, gurur ve çılgınlığa meyil keşfederler ve bu düşüncelerinden dolayı hapse düşerler. Bazıları ise kasten bu hatları görmezden gelerek, dikkati Hitler'in mavi gözlerine ve ellerinin güzelliğine çeker.

21. yüzyılda, psikoloji, nöroloji, tıp ve sanat gibi çeşitli disiplinlerde fizyonomi konuları tekrar ele alınmakta; "nonverbal iletişim", yani sadece mimik ve vücut diliyle gerçekleşen iletişim üzerine yapılan araştırmalar revaç görmektedir. Bu çabalar, insan görünümlü robotların geliştirilmesinde önem arz etmektedir.

Portre ressamı Carl Huter'in izindeki Huter dernekleri ve diğer fizyonomi uzmanlarının ırkçı teori veya kriminal-antropolojiden uzaklaşmalarına rağmen, şu temel soru mevcudiyetini korumaktadır: Fizyonomi yakıştırmaları ne derece gerçektir? Birçok dile de yansıdığı gibi, dar kafalılar, kalın kafalılar, nurlu yüzler vs var mıdır? Bu konuda çeşitli fikirler öne sürülmektedir. Meselâ Duisburglu Psikolog Prof. Siegfried Frey, fizyonomi yorumlarını, yorumcunun ön yargıları ve ruh haletine bağlarken, diğer uzmanlar tam zıddı görüşe sahiptirler. Meselâ Harvard psikologlarından Nalini Ambady ve Robert Rosenthal, tanımadıkları yüzü doğru yorumladıklarından sık sık bahsederler. Özellikle bir kişinin hoşsohbet mi, yoksa içine kapanık mı olduğunda tam isabet kaydetmişler. Bir öğretmenin pedagojik kabiliyetini, sadece fotoğrafa bakarak tahmin etmede de başarı notu iyidir. Yapılan tahminler, ilgili öğretmenin öğrencilerinin ifadeleriyle karşılaştırıldığında, üçte ikiyi aşan nispette bir uyuşma olduğu görülmüştür.


Dünya çapında ünlü uzman Dr. Claudia Schmölder fizyonomi kavramının yerine "biyo-psikoloji"yi koymayı teklif eder ve şunu ekler: burada birçok gerçek ve büyük bir tecrübe hazinesi yatmaktadır. Ne var ki bir insanı tanımak için, ona sadece bakmak değil, aynı zamanda onunla -psikolojinin yaptığı gibi- görüşmek lâzımdır.


Fizyonominin hem taraftarları, hem de şiddetli eleştirmenleri bulunmasının temelinde şu yatmaktadır: Hiçbir zaman çözüme kavuşmayan alınyazısı ve ferdî hürriyete dair meselelere dokunulmaktadır. Diğer bir ifade ile hayat sahnesinde kaderin tayin ettiği bir role mahkum muyuz, yoksa cüz'î irademizle bir rol seçebilir miyiz? Verasetin ve çevrenin insan karakteri veya mizacı üzerine tesiri nedir?

İmam Şafiî Hazretleri bu konuya dair şöyle bir hatırasını anlatır:
"İlm-i firaset (sezgi ve anlayış bilgisi) ile ilgili kitaplar aramak için Yemen'e gittim. Konuyla ilgili kitapları aldıktan sonra geri dönerken konaklamak için, yolda evinin avlusunda duran bir adama uğradım. Adam gök gözlü ve çıkık alınlı biriydi. Bu suret, firaset ve kıyafet ilmine göre olumsuz sîretin habercisiydi. Beni evine misafir etti. Bir de gördüm ki, pek cömert bir adam! Bana akşam yemeği ve güzel koku, hayvanıma yulaf, ayrıca yatak ve yorgan gönderdi. Bunları görünce kendi kendime dedim ki: İlm-i firaset, bu adamın oldukça düşük bir şahsiyete sahip olduğunu gösteriyor. Ben ise ondan hayır ve iyilikten başka bir şey görmüyorum. Demek ki bu ilim boş ve gerçek dışıymış!

Sabah olunca yanımdaki hizmetçi çocuğa hayvanı eyerlemesini söyledim. Hayvana binip çıkacağım sırada adama dedim ki:
- Mekke'ye geldiğin zaman, Muhammed b. İdris'in (Şafiî) evini soruver. Adam dedi:
- Peki, dün gece sana yaptığım hizmetin karşılığı nerede?
- Neymiş o?
- Sana iki dirheme yemek aldım; ayrıca aynı fiyatlarla katık, güzel koku, hayvanına yem, sana yatak ve yorgan alıverdim...
Çocuğa dedim ki:
- Oğlum, ona istediğini ver! Başka bir şey kaldı mı?
- Ev kirası nerede? Ben evimi sana genişletip kendime daralttım!

Bu durumu görünce kanaatim güçlendi ki, firaset ilmi gerçekmiş."
Ne var ki bir hususu açmadan geçmemek gerekir. İlm-i firasetle, özellikle şizofrenilerin çehresinden, hasta olduğunu okumada, "Suretin sîretine şahittir; başka şahit aramak zaiddir." sözünün gerçeklik payı olsa da, İslâm’ın, ona inanan insanın tabiatını terbiye ettiğine, tevbenin de kötü âdet ve huylarını ıslâh ettiğine, başta Sahabe-i Kiram olmak üzere İslâm tarihi boyunca canlı örneklerine şahit olunmuştur. Yüzdeki her bir kısmın kendine göre ağırlığı olabilir; fakat kişi terbiye, irade, özellikle bir mürşidin rehberliğinde iyi, güzel olanı bulabilir. Böylece isnad olunan bazı olumsuzluklar, müspet yöne kanalize edilebilir.

Kendini fizyonomiye adamasına rağmen Carl Huter şu ilginç tespitte bulunur ve konuya âdeta nokta koyar: "Hakikate giden yol, manevî aydınlanmadır. En düz, en yüce ve lâhutî olan budur. Bunun dışındaki her şey aklî bilgi, hakikat dediğimiz şeylerin fark edilmesi, bunlar hakkında yanılgıya uğranmasından ibaret olan sisli bir karışımın getirdiği bilgelik okuludur."

Bu mevzuda söylenebilecek önemli bir husus da şudur: Bütün mahlûkâtı bir sanat eseri olarak yaratan ve onda bin bir esmasının tecellisini gösteren, Allah (cc) insanoğlunun sîmâsındaki hiçbir kıvrımı veya çizgiyi boşuna yaratmamıştır. Gerek yüzümüz ve gerekse elimiz aslında birer kitap gibi bizim hakkımızda yüzlerce bilgiyi sergilemektedir. Fakat bunu herkesin kolayca okuması mümkün değildir. Kıyafet ilmindeki belli şartlarla sınırlı olan bilgileri hemen yorumlayıp deşifre etmek kişiyi yanıltabilir ve başkaları hakkında kötü düşüncelerin uyanmasına, haksızlıklara ve fitneye sebep olabilir.

Zira kişinin burnuna veya kulağına bakarak hakkında kötü zanda bulunduğumuz takdirde, dinin, mürşidin ailenin terbiye ediciliğini gözardı etmiş oluruz. Halbuki fizyonomik olarak kötülüğe meyilli görünen o şahıs çok ciddî bir nefis terbiyesinden, bir mürşidin tezgâhından geçmiş ve kötü huylarını tadil edip, çok mükemmel bir insan olmuş olabilir. Yaratılıştan kendinde olan kötü meyelanı, hayra çevirmiş ve büyük mesafeler kat etmiş bir kişinin hakkında sadece yüzüne bakarak mahkum etmek ise, çok büyük bir haksızlık olur.

Yaklaşık 2.400 yıl önce yaşanan şu olay da konuyu aydınlatmaya vesile olacaktır: Zamanın ünlü yüz yorumcusu Atinalı Zopriros, Sokrates için, "Şehvetin kurbanı bir ayyaştır." der. Bunun üzerine Sokrates tebessüm eder ve kendisinden şu hikmetli sözler kaydedilir: "Ben, içgüdülerine düşkün bir ayyaş? Meylim bu olabilir; fakat bunu ben iradem altına aldım." Bu durumda bu ilmi ne yok farz edip, reddetmeli, ne de insanları mahkum edecek kadar abartmalıdır. Kalbî ve ruhî hayatın derinliklerine vâkıf bir mürşidin okuyup yorumlayabileceği sırlı bir kitap olan fizyonomiyi, boş ve faydasız bir ilim gibi de göremeyiz. Bu takdirde Allah’ın yarattıklarının her hâlini, iç ve dış dünyasını bilmeden yarattığı gibi yanlış bir netice çıkar. Halbuki Allah’ın (cc) yüzümüze çizdiği her bir çizgi belli bir mânâyı gizlemektedir. Zira O (cc) abes iş yapmaz.

Gerçekten de "en güzel sûrette yaratılan" insan; salih amellerle ruhunu besleyip, hadîste müjdelendiği üzere, "Allah'ın gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı" şerefine nâil olunca; yine Allah-u Teâlâ'nın el-Alîm, el-Musavvir, el-Cemil, el-Celîl, er-Rahman gibi daha birçok isminin tecelligâhı olan insan çehresinde birçok sırra vakıf olunması muhtemeldir.

Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et  Bu mesaja hızlı cevap gönder   
Eski 16-09-2008

Cvp: Fizyonomi

#2 (mesaj-linki)
Fizyonomi (Fizyognomi): Yüz Okuma Sanatı



Fizyonomi (Fizyognomi) terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Porta (1535-1615) ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyonomi ?doğa yasası? demektir. Della Porta ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak ?belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini? öğrenebiliriz.

Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir ilişki kurmağa çalışmışlardı. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı yatmaktaydı. Bilimsel temelden yoksun olmasına rağmen fizyonomi, karakter özelliklerinin tipolojisi için önayak olmuştur.

Gelişimi

Fizyonomi, sistemli bir şekilde ilk kez Çin de gelişmiştir. Çinliler, insanların yüz biçimlerine göre insanların karakter özelliklerini okuma yöntemini kullanmış, ayrıca başarı düzeylerini belirleme yöntemini kullanmışlardı. Sonraki dönemlerde değişik uygarlık merkezlerinde fizyonomiye ilişkin bilgiler sistemleştirilip geliştirilirken, belli özelliklere sahip değişik ekoller ve sistemler ortaya çıkmıştır.

Eski Çin yüz okuma uzmanlarına göre, yüzü oluşturan unsurlardan beşi çok önemlidir. Bunlar kaşlar, gözler, ağız, burun ve kulaklardır. Eski metinlerde onlar beş önemli organ olarak geçmektedir. Bu organlardan birisinin bile dengeli bir biçimde olması en az 10 yıl mutlu yaşam demektir. Tüm organların aynı şekilde dengeli biçimde olması bu mutluluğu orantılı şekilde arttırıyor. Bu organların incelenmesinden sonra sırada alın, elmacık kemikleri, şakaklar, çene ve kırışıklar gelmekte, en sonunda ise derinin rengi, ayrıca, gözlerin parlaklığı, biçimi, göz küresi ve göz kapaklan inceleniyor.

Çin fizyonomi uzmanlarına göre, onların sistemi insanların uzun ömürlü olmaları konusundaki gerçekleri bulacaktır. Çin sistemine göre, insan yüzünde belli konumlar ve çizgiler mevcuttur. Bunların her biri belli bir yaşı belirlemektedir. Onlar, bir dizi ?uzun ömürlülük belirtileri?ni de tespit etmişler. Çinlilerin fizyonomi sistemi bugün de incelenmekte ve geliştirilmektedir.

Aristo nun Fizyonomiye İlişkin Görüşleri

Fizyonomi ile ilgili bilgilere Hipokrat, Aristo ve Pluto gibi eski Yunan düşünürlerinin eserlerinde rastlanmıştır. Aristo, fizyonomiyi kişilerin ruh halini öğrenmek için kullanırken, Hipokrat bu usulle hastalara teşhis koymuştur. Onun ölmüş insanın yüz şeklini tasvir edişi bugün de doktorlar tarafından ?Hipokrat maskesi? olarak kullanılmaktadır.

Aristo nun ?De Natura Animalium? (1. Kitap) isimli çalışmasında beden ve yüz yapısı ile insanın karakter özellikleri arasında bağlantı kurulmaktadır.

Aristo ya göre, insanın beden ve yüz yapısının belli bir hayvana benzemesi, onun karakter özelliklerini ortaya koymaktadır. Aristo insanın yüz yapısı, gözleri, alnı, kafa yapısı, derisinin rengi, saçının rengi,gözünün rengi, bedenin tüy örtüsü, sesinin tonu, yürüyüşü, beden hareketleri, bakışları, boyu ile ilgili karakter özelliklerini hayvanlardaki benzer özelliklerle kıyaslamaktadır.

Aristo, daha sonra devamcıları Polemon (M.Ö. II yy.) ve At-hamanti (M.Ö. IV yy.) fizyonomi yöntemiyle kendi dönemlerinde yaşamış bir çok şahısın karakter özelliklerine ilişkin yazılar yazmışlardır. Aristo nun yöntemi uzun müddet kendinden sonraki bilginler için bir kaynak olmuştur.

15. ve 16. yüzyıllardan itibaren fizyonomi kişilerin karakter özelliklerinin belirlenmesinde sıkı bir şekilde kullanılmıştır. Fizyonomi; doktorlar, din görevlileri, filozof ve hakimlerin başvurdukları bir yöntem olmuş ve büyük toplumsal ilgi görmüştür.

17 yüzyılda engizisyon mahkemeleri yüz ve beden yapısına göre ?gerçekliği? tespit ediyorlardı. Buna göre de, fizyonomi; kehanet, falcılık, astroloji vs. ile sıkı bir şekilde kullanılıyordu. Fizyonomi alanında Avrupa da bu konudaki önemli gelişme Johann Caspar Lavater in çalışmaları sonucu gerçekleşmiştir. Lavater in ve ondan sonra Franz Jozef Gall ın söz konusu incelemeleri Avrupa da bu konu üzerine büyük tartışmalara yol açmıştır.

Johann Caspar Lavater (1741-1801)

Fizyonomi alanındaki önemli gelişmenin temeli 15 Ekim 1741 de Zürih te doğmuş İsviçreli ilahiyatçı, fizyonomist ve yazar Johann Caspar Lavater (17411801) tarafından atılmıştır.

Lavater 1769 dan yaşamının sonuna dek din görevlisi olarak çalışmıştır. 1775 yılında Leypsig de ?İnsan Doğasının Tanımlanmasına Yardımcı Olacak Fizyonomik Fragmanlar? (Physiognomische Fragmente zur Beförderung derMenschen-kenntnis und Menschenliebe, 1775-1778) eseri o dönemde eşsiz bir yankı uyandırmıştır. Johann Caspar Lavater e göre yüzün her bir öğesi; göz, alın, burun, kulak, ağız, çene vs. ayrı ayrı ve birbirine olan ilişkileri içinde psikolojik anlam taşır, kişilik özelliklerini gösterir. Lavater in bu çalışmasının bilimselliği üzerinde tartışmalar olmuşsa da, söz konusu eser konuyu daha da popülerkılmıştır.

Lavater, Zürih in Fransızlar tarafından alınması zamanı yaralanmış, 2 Ocak 1801 yılında ölmüştür.

Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et  Bu mesaja hızlı cevap gönder   
Eski 09-12-2008

Cvp: Fizyonomi

#3 (mesaj-linki)
HerHangiBiri
Fizyonomi




Her canlı yaratılmış olduğu şekle göre hareket eder ve yaşar tüm insanları bütün azalarının şekil ve biçimlerinin gerçek özeliği ve açık yorumlarını ortaya koyar bu ilim Kişinin kendi kendini tanımasını sağlar Bu ilime göre kişi özellikleri şu şekildedir:

AĞIZLAR

BÜYÜK : Ağız fena ahlaka alçak tabiata merhametsiz ve şefkatsiz olmağa
MÜTEDİL : Ve gayet güzel bir ağız mükemmel tabiata ve hayırseverliğe
KÜÇÜK : Bir ağız anlayış ve dirayete iyi ahlaka merhametli bir kalbe ihtiras kar bir mizaca hoş meşrepliğe ve fedakarlığa
MÜTEBSİ : Bir ağız neşe ve komedyen ve şakacı olmağa
EĞRİ : Ağız uğursuzluğa ve talihsizliğe
ÇÖKÜK : Ağız kederli olmağa
TAM : Bitişmemiş yarım ağız zihin noksanlığına
KÜÇÜK : Bir ağız azgınlığa ve yaramazlığa
GENİŞ : Bir ağız tembelliğe ve hayali olmağa
BÜYÜK : Ve geniş bir ağız oburluğa lafazanlığa ve yalancılığa
YARIM : Gibi duran ağız ağır ve kaba fikirliğe

ALINLAR

GENİŞ : Bir alın mütefekkir hasislerde bulunur alının üst kısmı kabarık olması kuvveyi hafızaya orta kısmı kabarık olması kuvveyi
muhakemeye alt kısmının kabarık olması süratli intikale becerikliliğe meslek ve sanat ihtisasına
ARZEN :Geniş bir alın kerem ve sahavete ve çabuk kızan bir tabiata
GAYET : Ufak bir alın akıl noksanlığına
YUMUK : Ve yüksek bir alın emanete sadık zekaya anlayışlı olmağa
YASSI : Ve düz bir alın fena bir tabiata ve sık hastalanmağa
MÜTEDİL : Bir alın aklı selim ve itibarlı olmağa
ARZEN : Ve tulum geniş bir alın anlayış kavrayış ve kabiliyete çokluğuna
ORTASI : Çukurlaşmış bir alın tamahkarlığa ve kendini çok beğenmişliğe
DAR : Ve basık bir alın inada ve düşünme darlığına
DAR : Ve çıkıntılı bir alın çok konuşma ve atılganlığa
TÜLEN : Uzun ve çukurlu bir alın fena ahlaka fikir noksanlığına gayet uzun gayet düz alın vesveseli olmağa müşkül durumlara
düşmeğe ve kindarlığa
MÜCEHELA : Gayet açık bir alın dehaya ve iğlik severliğe
DAR : Ve sert alın azim ve metanete üstü çıkıntılı alın uzak görüşe ciddiyet ve terbiyeli olmağa
BÜYÜK : Alın ahmaklığa ve kalın kafalığa geç anlayışa
ARKAYA : Yayık alın hayvani düşünceye ve hayal kurmağa
DAİMA :Buruşuk olan alın ilim adamlığına ve kemale çok düşünürlüğe
ETLİ : Bir alın cesaretli ve hiddetli bir mizaca
ARIZALI : Olan bir alın hilekarlığa ve düzenbazlığa yalancılığa
GENÇ : Yaş da alında oluşan çizgiler biçareliğe zavallılığa ve halsızlığa
HEM GENİŞ : Ve hem yüksek alın vasat bir zekaya ve sükunete
ALÇAK :Ve fazlaca ileri taşmış alın şahsi teşebbüsten mahrum insanlardır

BAŞ VE KAFA TASI

BÜYÜK : Ve her tarafı muntazam şekildeki yuvarlak baş tedbir ve ihtiyata sır saklamağa sebatlı ve hayır işlemeye münasip mizaçlıdırlar
UZUN. : Ve sivri baş şirretliğe ve haset etmeye
İRİ BAŞ : Ve geniş çehre şiddet kar olmağa nezaketten ve saygıdan yoksunluğa
EYİK BAŞ : Hassas ve temyize iyiyi kötüden ayırt ede bilme yeteneğine kafasının arka tarafının büyüklüğü çocuklara karşı kesreti şefkat ve
iyi kalpli olmalarına uygun mizaçlıdırlar
YÜKSEK : Kafa tası zeka ve sürati intikale her şeyi çabuk kavramağa ve azim kar çalışkan dürüst olmaya yakın bir mizaçlıdırlar
YASSI : Kafa tası lakaydiye kedere ve gam taşımağa
ÜSTÜ : Geniş ve büyük kafa tası intizama
TEPESİ : Yumruk ve sivri kafa tası vesvese ve esarete emrazı dimağa
KAFA : Arkası basık olması meyli sirkate
KÜÇÜK : Baş zarif akla hafifliğe sır saklamağa
MUTEDİL : Baş akıl ve zekanın ihtilaline
MUTEDİL : Büyük baş akıl ve zekanın çokluğuna
YANLARDAN: Basık baş çabuk kızmağa dar görüşlü olmağa hayal gücü ile yaşamaya uygun mizaçlıdırlar

BENİZLER

BEYAZ : Beniz sahibinin edepli ve terbiyeli olmağa
BEYAZ : Ve ince beniz çok latif güzel seciyeli olmalarına
ESMER : Bir beniz sevimliliğe cana yakın olmağa letafet ve hastalanmağa yakın olmağa
SARI : Limoni bir beniz çabuk hastalanmağa hırs haset ve cimriliğe
SİYAH : Mail beniz hilekarlığa sevecen olmamağa ve merhametsizlik fena ahlaka
KIRMIZI : Beniz demevi bir mizaca kaynayan yerinde duramayan coşan tabiata
SOLUK : Beniz iyi ahlaka ve iyi bir insana yardım severliğe

BENLER

GÖZ : Kapağının üzerinde olan benler hassas biri olmağa
GÖZ : Kapağının altında olan benler mülayim ve sadık bir mizaca
BURUN : Üzerindeki benler cismani ve hayalci olmağa
ÇENE : Üstündeki benler aşk ve şehvetin zebunu olan bir insana
SAĞ : Şakak üstündeki et beni kararsızlığa
ÇENE : İle boyun arasına da olan benler zaaflı bir ruha hayali şeylerin düşkünlüğüne
ÇENEYE : Yakın benler şehvani bir mizaca müfritliğe delalettir
ALINDA : Şakakta veya kulakta yassı ve sararmış bekler sahibinin istikrarsız çalışmağa tembel ve meşrep bir insan olmağa mizaçlıdır
ALIN : Üzerindeki benler ben alnın sağında ise kuvvetli bir hafızaya süratli intikale işarettir bu insanlar diplomat olurlar
BEN : Saça yakın ise aşk oyunları ile meşgul olmağa sevecen bir insanlardır
BEN : Alının sağında ise sahibinin uzun ömürlü ve sıhhatli olmağa
BEN : Alının solunda ise mesut ve bahtiyar olmağa
İKİ : Kaş arasında ve sağda bir ben aşkı seven ticaretten anlayan hoşsohbet istikbali parlak ve emin iyi bir izdivaca ve çok yolculuk eden mizaçlıdırlar ben solda ise sahibinin devamlı mantıklı iş yapan kimselerdir ve hassas olur ve hislerinde yanılmazlar
GÖZ : Etrafındaki olan benler cana yakın dost canlısı merhametli ve eli açık kimselerdir
KULAK : Üzerindeki benler alaycı iğneleyici karakter ifade eder kendisini sevmeyen insanların ummadığı işleri başarırlar
DUDAK : Kenarındaki benler iyi yemeye eğlenceye konfora düşkün olurlar ben dudağın sağında ise sosyal ve mali bakımda başarı elde
eder ben dudağı solunda ise serseri berduş hayat sevgisi bazen başarı bazen hayal ile geçen bir ömre işarettir
SAĞ : Yanakta benler adil zeki fikir bolluğuna işaret bu insanlar tutuğunu koparırlar elleri biraz sıkı ama ticareti ve alavereyi iyi anlayan
tabiatlıdırlar
SOL : Yanakta benler ateşli ihtiraslı hisli eli açık evlilikte zor mesut olurlar

BOYLAR

UZUN BOY : Hamakat sadelik ve bazen düşüncesizliğe zamanla uygunsuz hareketlere ve aşırı şakacı olan mizaçlıdırlar
KISA BOY : Zekasızlığa hilekarlığa fitneye ve fitne karlığa hası olmağa aşırı çıkarcı olmalarına menfaat ve çıkarsız bir adım atmamağa yakın mizaçlıdırlar
ORTA BOY : Ekseriyette iyi ahlaka şeffaf bir kalbe aşırı zeki olmaları bir işi söylemeden yapıvermeleri kendi kendilerine laf getirmeyen çabuk sinirlenen uysal ve kendi hallerinde olan mizaçlıdırlar
Erkeklerde kısa boy müfrit cinsi mizaca alametlidirler ancak baş küçük omuz ve kalça dar olursa cinsi kifayetsizlik baş gösterir
Kadınlarda kısa boy ise zamanla ve sık kavgacılığa küstahlığa atılganlığa cinsi duyguların azlığına .şeker.albümün.kalp. ve nüzul.
Hastalıklarına uygun şişman olmağa boğazların düşkünlükleri ile tanınan mizaçları vardır.

BURUNLAR

BÜYÜK : Buru vesvese ve korkaklığa
KISA : Burun çok korkaklığa
UZUN : Burun az anlayışlı olmağa ihtiyat karlığa iğlik severliğe
BURUN : Ucunun ağza yakın olması inat ve israfa
UFAK : Burun iyi ahlaka süratli intikale orta dereceli bir hayat yaşamağa
YASSI : : Ve geniş burun farklı cima ve ilişki
GENİŞ : Burun son derece şiddetli ve isyankar bir tabiata
BURUN : Kemiği ortasındaki çıkıntı dirayet ve zeka ve vicdanlılığa
İRİ : Ve etli burun aç gözlülüğe hilkate dilenciliğe ve oburluğa
GAGA : Bir burun fena huy ve ahlaka lafazanlığa ve cimriliğe
BURUN : Ucunun iri ve yuvarlaklığı iyi ahlaka
BURUN : Ucunun iriliği ve kırmızı tırak ve topalaklığı ayyaşlığa sefaya ve eğlenceye düşkünlüğü
KIRMIZI : Burun inatçılığa budalalığa ve kabalığa
BASIK : Burun ekseriyetle az zekaya
UCU : Yuvarlak bir burun sevecen kalbe ve iğlik severliğe
BÜYÜK : Ucu şişkin ve toparlak bir burun samimi ve ilim sahibi olmağa yukarıya doğru kalkmış bir burun boş kafalığa hayalci olmağa gurur ve hasede bu cins burunların delikleri geniş olursa son derece zihinsizliğe
GAYET : İri burun delikleri şehvetli olmağa cima düşkünlüğüne
BURUN : Deliklerinin darlığı şiddet taba ve göğüs hastalıklarına yakalanmaya
BURUN : Deliklerinin büyüklüğü kibir ve hasetli olmağa
BURUN : Deliklerinin küçüklüğü korkaklığa ve ciğer hastalığına yakalanmağa
KOLAY : Açılıp kapanan burun delikleri şehvetli olmağa
KAPALI : Olan burun delikleri gurura yalnızlığa ve talihsizliğe

ÇENELER

DAR : Çene ihtirasa ve ihtiraslı olmağa
ÇENENİN : Boğaza doğru inmesi fesada huysuz bir ahlaka
SİVRİ : Çene hafif meşrepliğe ve hiddetli olmağa
GENİŞ : Ve kalın bir çene inada azim karlığa ve yüksek bir iradeye işaret eder.



Bu Mesajı Yetkililere Rapor Et  Bu mesaja hızlı cevap gönder   
Eski 20-10-2011

Fizyognomi... Yüz Okuma Sanatı.

#4 (mesaj-linki)
Yüz hatlarından insanın kişiliğine dair ipuçlarını yakalama çabası, eskiden insanları hayli meşgul etmiş, halen de ediyor. Bu uğraşa Doğu kültüründe ilm-i sima denmiş. Günümüzdeki ismi ise hayli fiyakalı: Fizyognomi...

İnsan karakterinin beden yapısı, el biçimi, ses tonu gibi kişisel özelliklerle münasebetinin olduğu düşüncesi, eskiden beri bu konuda belli görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Çinlilerin görüşleri daha sonra Antik Yunanlılar tarafından geliştirilmiş.
Hipokrat ve Aristo gibi ilk çağların meşhur düşünürlerinin eserlerinde, insanın fiziki yapısıyla karakteri arasındaki ilişkiye dikkat çeken görüşlere de rastlanıyor.
Bazı müslüman alimler de insanın yüzüyle karakteri arasında bir bağ kurarak çeşitli sınıflandırmalar yapmışlar. Bunların en bilinenlerinden biri, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Marifetname adlı meşhur kitabında yazılanlar.
Marifetname, yüz biçimi ve beden azaları ile insan karakteri arasında sıkı bağ olduğundan bahseder ve der ki:
Allah insanı en güzel şekilde süsleyip nurlandırmıştır. Bunun yanı sıra insanları şekil ve karakter olarak değişik yaratmıştır. Sonra lütuf ve inayeti ile şekli karakterin, azayı da ahlâkın belirtisi kılmıştır. Böylece insan önce kendi görünümünden kendi karakterini tanımlayarak ihtimam ile ahlâkını güzelleştirir. Daha sonra yakınları ve dostlarının dış görünümlerine fehm ve ferasetle bakarak onların iç hallerine ve ahlâklarına vâkıf olabilir. Onlara ya ahlâklarına göre rağbet ve muhabbetle muamele eder veya aklınca idare edip geçinip gider.
Günümüzde önemli bir bilim dalı haline gelmeye başlayan fizyognomi, gizli servislerden büyük şirketlere kadar pek çok yerde kullanılıyor. Bu işin uzmanları ise en çok devlet başkanlarının karakterine ilgi duyuyorlar. Onlara göre bazı devlet başkanlarının fizyognomik yorumları şöyle:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinin kemikli yüz yapısı ve diğer yüz organlarına oranla alnının daha gelişmiş olması, kaşları üzerindeki bölgenin kabarık olması gibi özellikleri, düşünce ve muhakeme yeteneğinin güçlü olduğu ve kesin kararlar alabilen bir kişi olduğunu ortaya koyuyor.
İngiliz Başbakanı Tony Blairin yüz yapısı dışa dönük ve iletişime açık birisi olduğunu düşündürüyor. Geniş açılmış burun delikleri hassas ve olaylara çabuk tepki gösteren biri olduğunu gösteriyor. Çene yapısı üzerinde otoriter çizgilerin olduğu görülebilir. Kısa burun yapısı ise sorumluluk duygusunun o kadar da gelişmiş olmadığının bir belirtisi.
Busha gelince; yüz yapısı aşırı tepkisel bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle aldığı kararların ve ifadelerinin aceleci ve çelişik olduğu gözlemlenebilir. Genel fizyognomik değerlendirmeye göre Bushun karakter özellikleri olumlu olmaktan çok, olumsuz.
Bu noktada aklınıza bir de estetik yaptıranlar geliyorsa, bu konuda uzmanların kafası biraz karışık. Neyse ki bu durumda çocukluk resimleri imdada yetişiyormuş. Ne de olsa insan yedisinde neyse yetmişinde de o!

Akif Güler




Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/bilim/12852-fizyonomi.html#ixzz27ttj0348

benlerin anlamı



Muhtemelen her insan vücudunda benler bir yeri vardır. Ve eski çağlardan beri, insanlar onları gözlemlemek ve düşünmek: nedirbenlerin anlamı insan vücudu üzerinde bulunan,? hep köstebek doğası ve kaderi tahmin edebilir olmuştur. . Öyleyse, ilk önce kadınların benlerin anlamını açıklamak Moles vücutta bulunabilir, ancak kadınlar arasında en büyük ilgiyi kendi yüzünde benlerin konumdur: 1. Üçüncü göz Noktası, Shiva gözü: Burada bir doğum lekesi var Birisi, mistisizm gradyanı ile sonsuz bir sezgi, akıl ve bilgiye susama sahiptir. 2. Gözün sağ köşesinde: benlerin anlamı - tutkulu, kıskanç, iracund kişi sizsiniz. 3. Sağ göz kapağı: Şiirsel doğası, entelektüel meslekler eğilim. 4. Bir sağ göz altında mol: Bu köstebek - derin sevgi ve sadakat tanık yanı sıra duygusallık ve cömertlik. 5. İç sağ göz altında: Değişken, karışık mizaç ve kısa aşklar. 6. Burun Köprü:. Seyahat, hayal gücü ve yaratıcılık için bir tutku 7. . - Haksız kıskançlık, doğada kendini merkezlilik prevalansı bu yerde mol Anlamı: İç sol göz altında8. Sınırsız duygusallık: sol göz altında. Evli yaşam deneyimlerinin zengindir. 9. Gözün Sol köşe: sevmek bağlamda, temelsiz suçluluk ve kavgalar bir eğilim bir yatkınlık. 10. Sol göz kapağı: Mükemmel hafıza, diplomasi ve iniş. burnun 11.Tip: aşk ilişkileri ve yasak her şeyin komplikasyon eğim. 12. Sağ yanak kemiği: Karışmış duygusal bağlantı, bir kalır olmadan bir kişi tutku kendini havaya verir. 13. Yanak Sağ: Sık sık kavgalar ve hızlı mutabakatı. Carnal aşk platonik biri üzerinde hakimdir. 14.. . Aklın Yüce ve mistik bir anayasa, evrensel sevgi duygusu, ve oldukça olağanüstü bir kaderi: sag nostrill altında15. Bağımsızlık, zevk ve seyahat sevgisi:. Burnun altında dale içinde 16. Sol üst dudak: analık (babalık), cömertlik, sadakat için susuzluk. 17. Burun Sol taraf: İnanılmaz ayartan, şok ve skandal olayları yapmak için eğilimi. Çeşitlilik için seviyorum, ama ciddi evlilik sürer.18. Sağ üst dudak: tüm diğer nitelikleri üzerinde duyarlılığın zaferi. Hayal ve özgünlük.19. Sağ dudak köşesinde altında: kıskançlık, şehvet ve yalnızca büyük bir sevgi eğilimi.20. Sol yanak kemiği (kulağınıza yakın): Zor doğa, degressiyam için eğilimi. 21. Sol yanak kemiği: entelektüel ve sevgi alanında değişkenlik Taste. Ve tabii ki karmaşık bağlantısı.22. Sol dudak köşesi: erotizm, cinsellik ve aldatma çizili. 23. Çene (sol taraf): Berrak zihin, düzenlilik. Bir manevi ve maddi hem de artacak. 24. Alt dudak altında: Bir kırılgan ruh sağlığı ve güvensizlik var - değil en keyifli anlamı benler. 25. Çene: geleneksel, istikrarlı bir aile elde etmek arzusu. Cemaat tatlı ve soğukkanlı adam. Muhafazakar görüşlere için sakin bir yaşam ve tutku için seviyorum. göğsüne Mole: sağ tarafında bir doğum lekesi, anlamı ise - sık sık bir uçtan diğerine acele. Hayatın iniş ve çıkışlar oluşur.Sol tarafında bir köstebek değeri cömert ve biraz anlamsız doğa gösterir. bel At: Doğum lekesi birçok çocuk vermek. Büyük nokta, daha çok sayıda senin soyun. omuzlar üzerinde: Sen şanslısın. Onun sol omuz üzerine bir köstebek değeri - finansal zorluklar.taraftan: koyu benlerin değeri - büyüleyici bir kariyer, mutluluk, zenginlik. kol üzerinde: Eğer başarı ve mutluluk getirecek bir hediye var. bileği At : Bağımsızlık, çalışkanlık, enerji.erkeklerin vücudundaki benlerin Anlamı : alnına Mole: Sağ tarafta benlerin Anlamı - zafer ve mutluluk. kulaklar üzerinde:. Hiçbir kaygıları boyun: köstebek bulunuyorsa Yan - kolay bir hayat olmaz. Boyun ön işaretlenir, sen harika bir kariyer bekleyebilirsiniz.çenede Mole: Siz başkalarına saygı vardır. çene üzerinde: hastalık veya yoğun yaşam belirtileri, özellikle sol tarafta leke eğer. hakkında omuzlar: Hayatın zorlukları dolu, ama bir öküz gibi çalışmak. kenarlarında: Sağ tarafta mol Anlamı - kararsızlık. Sık sık patavatsız davranırlar. Sol tarafta mol Anlamı - bu kalitede bir mizah duygusu ofset. geri Açik: söylenme eğilimli açık ve dürüst bir adam. feet. mol Anlamı - kararsızlık kalça üzerinde: tembellik ve tavizler Eğilim . feet: iki ayak üzerinde bir doğum lekesi, seyahat etmek seviyorsanız. Yalnızca sağdaki ise - görmek için rüyalar ışığı doğru gelmedi. . Sol ayak bir doğum lekesi, sen zeki ve rüya iseniz Bunu ciddiye alabilir, ya da yapabilirsiniz ve en az gülmek, ama sen arkadaş daire konuşma konusu, muhtemelen ortaya çıktı. Ayrıca bakınız: Sahibi Yüzünde benlerin anlamları var mı?